Haber

Halil Falyalı davası: Müebbet hapis ve beraat kararı verildi

İSTANBUL – Halil Falyalı ve şoförü Murat Demirtaş’ın Kıbrıs’ta öldürülmesiyle ilgili davanın onuncu duruşması İstanbul’da görüldü. Çağlayan Adliyesi 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşmada sanıklar arasında Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi’nden Mustafa Söylemez, Bodrum S Tipi Kapalı Cezaevi’nden Cengiz Şener, İzmir 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden Seçkin Yıldız vardı. . Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilgi Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşma salonunda İzmir 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdurrahim Çelik ve Mehmet Faysal Söylemez de hazır bulundu.

Duruşmada savcı, Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez’in ‘kasten adam öldürme’ ve ‘amaçla örgüt kurma ve yönetme’ suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 6’şar yıldan 12’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını istediğini yineledi. suç işlemekten’. Ender Yıldız, Abdurrahim Çelik, Cengiz Şener ve Metin Süs’ün ‘kasten adam öldürmeye yardım etmek’ ve ‘kasten öldürme amacıyla kurulan örgüte üye olmak’ suçlarından 33’er yıldan 46’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmalarını istediklerini yineledi. suç’.

Bugün görülen davada mahkeme, Mustafa Söylemez’e iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Gözaltına alınan ve yargılanan Mehmet Faysal Söylemez’in beraatına ve tahliyesine karar verildi.

HAKİM HAKKINDA HUSUS DAVRANIŞ BİLDİRİMİ

Mehmet Faysal Söylemez’in avukatı Coşkun Atılgan, mahkeme başkanı hakkında ‘görevi kötüye kullandığı’ gerekçesiyle HSK’ya şikayette bulunduğunu söyledi. Atılgan, “Sen karar veremezsin. Dışarıdan katılın. Katil Ulvi Umutlu’dur. Beni öldürecekler. İki çocuğum var. “Öldürülürsem sorumlusu sen olacaksın” dedi.

‘KİMSEYİ TANIMIYORUM’

Mehmet Faysal Söylemez de duruşma salonunda hazır bulundu. Savunma yapmayacağını belirten Söylemez, “Ben bu konuşmayı mahkeme heyeti önünde yapmıyorum, bu bir savunma değil, bu konuşma toplumu ve kamuoyunu bilgilendirme amaçlıdır. Dünyadaki en zor iş, var olmayan bir şeyin varlığını ispatlamaya çalışmaktır. Bu durumda benden istenen de tam olarak bu. Belgedeki durumumu anlatayım; Hayatımda hiç Kıbrıs’a gitmedim. Hayatımda hiç kumarhaneye gidip kumar oynamadım. Hayatımda hiç uyuşturucu kullanmadım ve satmadım. Hayatımda hiç para aklamadım. Hayatımda hiç kimseye şantaj yapmadım. Bunları yapmamış biri olarak Halil Falyalı isimli kişiyi tanımam mümkün değil. Onu mutlaka tanımıyorum. Onun da beni tanıması mümkün değil. “Belgede tanık, sanık veya müşteki olarak adı geçen kimseyi tanımıyorum” dedi.

‘ANKARA EMNİYET MÜDÜRÜ SOYLU’NUN KURYESİ’

Söylemez, durumum bu şekildeyken ben de belgeye nasıl dahil olduğumu anlatayım. Kardeşim Mustafa Söylemez bu olayla ilgili gözaltına alındı, polis bu olayla ilgili soruşturmasını yürütürken ben de kendi soruşturmamı başlattım. Bu durum bazı kişileri rahatsız etmişti ve o dönemde polisin en üst amiri olan ‘Yozlaşmış Süleyman’ da bu durumdan rahatsızdı ve saklamak istediği şeyler vardı, bu yüzden beni gözaltına almam için emir ve talimat verdi. Savcının tutuklama kararının gerekçesi ‘Mehmet Faysal Söylemez’in Mustafa Söylemez’in kardeşi olduğu belirlendi’ şeklinde. Sorun şu ki, artık kardeşimin yanıldığını kanıtlayamıyorlar. Belgede hata yaptığına dair maddi ve somut bir delil yok. Daha sonra gözaltına alınmam talimatını veren ‘yozlaşmış’, kokain taciri, kumarbaz, şantajcı ve şantajcı Hüsnü Falyalı’dan bir milyon dolar aldı; Parayı Hüsnü Falyalı’dan alıp ‘Yozlaşmış Süleyman’a getiren kurye eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz. Bunu ben dahil herkes biliyor” dedi.

‘MAHKEMEYE TALİMAT…’

Mahkemeye talimat verildiğini iddia eden Söylemez, şöyle devam etti: “Şimdi size yargılama aşamasını anlatıyorum. Duruşmada ilk söz iddiaya aittir, süreçlerde ilk talepler onlar tarafından yapılır, bu süreçler tamamlandıktan sonra sıra bizim taleplerimiz ve karşı savunmalarımızdır. Duruşmanın tez tarafı talepleri tamamlanınca mahkeme tüm taleplerimizi reddetti, bize savunma hakkı vermedi ve hemen Google’daki internet haberlerine dayanarak hiçbir şey olmayan delilleriyle bir görüş ortaya attı. fantastik bir hikayeden fazlasıydı ve hiçbir hukuki değeri yoktu. Mahkeme heyetinin durumu ‘kafelerde kasayı kapattık, hizmet vermiyoruz’ davasına benziyor. ‘Karar’ dedikleri, ‘karar’ dedikleri, birinin bir yere yazdığı, sadece imzaladığı, 3 yıldır ceplerinde taşıdıkları bu belgeyi yüzümüze okumak için can atıyorlar. 4 ay. “Aslında bu bir karar değil, kesinlikle bir adalet dağıtımı değil, şerefsiz bir kişinin mahkemeye verdiği talimat üzerine yapılan yargısız infazdır.”

‘CEPLERİNİ SİLAH OLARAK KULLANIYORLAR’

Çete lideri olmadığını belirten Söylemez, şunları söyledi: “Savcı Serdal Sarıdağ Google haberlerine dayanarak beni ‘çete lideri’ olarak gösterdi, ben çete lideri değilim, çete lideri değilim. Bir çetenin olduğu doğrudur ve o çetenin adı ‘İstanbul Adliyesi Çetesi’dir. Çete lideri Şaban Yılmaz’dır. Çete liderinin yardımcıları ise Başsavcı Yardımcısı İbrahim Bozkurt ve adliye başkanı Hakan Hakan Özer’dir. Çete üyeleri, Savcı Serdal Sarıdağ, savcı Ahmet Baba, mahkeme heyeti üyeleri ve
Münevver Işık Çelik Akçay ve Şaziye Burcu Koşan. Rüşvete aracılık eden ve parayı çete liderine veren kişi Erhan Kanioğlu’dur. Ulvi Umutlu rüşvete aracılık eden kişi-çete üyesidir.

Yukarıda bahsettiğim çete, Kıbrıs’ta uyuşturucu tacirlerinden, kumarbazlardan, şantajcılardan ve şantajcılardan para alarak tetikçi olarak çalışmaktadır. Devletin adaleti dağıtmak için giydiği cübbeyi silah olarak kullanıyorlar. Kıbrıs’ta kumarbazlar, kara para aklayıcılar ve şantajcı uyuşturucu satıcıları ne yazık ki suç camiasından bulamadıkları tetikçileri Çağlayan Adliyesi hakim ve savcılarından temin ettiler. Bazı insanlar onları çete olmakla suçlamamı garip bulabilir. 1996 yılında mahkemede verdiğim ifadede “Çete arıyorsanız Mehmet Ağar-Sedat Bucak ikilisine bakın” demiştim. Mehmet Ağar o dönemde İçişleri Bakanıydı ve Sedat Bucak düşmanım olduğu için sözlerimi kimse ciddiye almadı. Bu açıklamadan 10 gün sonra Susurluk kazası yaşandı. Ardından ‘Susurluk skandalı’ çıktı. Susurluk çetesi aylarca manşetlerde kaldı. “Bütün mesele bu.”

‘BU TİYATRONUN MODÜLÜ OLMAYACAĞIM’

Avukat Coşkun Atılgan, seyirci sırasında oturan Ulvi Umutlu’ya dönerek, “Asıl katil orada. Ulvi nerede? diye sordu. Dinleyiciler arasında yer alan Ulvi Umutlu, “Gösterdiğimiz görseller ve mesajlar kurgudur. “Yargılamayı uzatmak için yanlış yola gidiyorsunuz” dedi.

Bu sırada Faysal, “Uzatacağız, uzatacağız. “Bu yolu bulacağız” dedi.

Kendisini savunacağını belirten Avukat Atılgan, “Ben bu tiyatronun bir parçası olmayacağım. Kanıtları karartan sizlersiniz. Dışarı çıkıyorum. Sen yargıç değilsin. Türk yargısı bunun hesabını soracaktır. Adliyeye gelen çantaları merak etmiyor musunuz? Savunmasız ayrılıyorum. Bu karar görevdir. Hakimlere sesleniyorum. Yapma. Kimse seni kurtaramaz. Yargı mensuplarına söylüyorum. “Taraf olmayın” dedi.

Mustafa Söylemez, vakıfla ilgili şunları söyledi: “Taleplerim yerine getirilmedi. Bir suç işliyorsunuz. Seni yargıç olarak görmüyorum. “Savunmayacağım.”

‘BENDEN PARA İSTEDİLER’

Halil Falyalı cinayeti davasında iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mustafa Söylemez, duruşma ertelendiğinde hakime hakaret etti. Son sözleri sorulan Söylemez, mahkeme başkanına, “Siz hakim değilsiniz. Atıcı sensin. Sen cellatsın. “Ben de sizin yüzünüze tükürmeyeceğim, çünkü benim tükürüğüm daha kıymetlidir” dedi.

Son sözleri sorulan Faysal Söylemez, “Avukat kardeşimin kriminal laboratuvara delil yerleştirmesi için benden para istendi. Buna aracılık eden avukatın dinlenmesi gerekiyor. Siz olayı aydınlatmak için değil, olayı bize havale etmeye çalışıyorsunuz. “Bu davadan çekilin” dedi.

Kararını açıklayan mahkeme, Mustafa Söylemez’e iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Gözaltına alınan ve yargılanan Mehmet Faysal Söylemez’in beraatına ve tahliyesine karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu